1. cemille ayni mahallede oturuyorduk, 2 aile dostunun çocukları olarak kaçınılmaz bir bağla kendimizi bildik bileli tanıyorduk, gün geldi okul cağımıza geldik, ayni sınıfa kaydolduk. derste yanyana oturur teneffüste birlikte gezerdik.

    bir gün teneffüste cemille el ele kol kola “önümüze çıkanları teeekmeleriz” şarkisi eşliğinde milletin kıçına tekme atıp kişniyoruz, derken cemilin suratına bir ölüm sessizliği oturdu. ben okul müdürünün yüzünü bu kadar ciddi görmemiştim 1nci katın camını kırdığımda. umursayan her arkadas gibi cemile nooldu lan bakisi attim, cemil çatık kaşlarını kaldirmadan “ben altıma sıçtım galiba” dedi koşa koşa uzaklaştı.

    ders vakti geldi saga bakıyorum sola bakıyorum cemil yok, derse girdik öğretmenin fark etmesi uzun sürmedi tabi, “tbib, cemil nerlerde” dedi, ben cevap veremiyorum, soruyu tekrarladı cevap yok, sonra nasıl akil ettiysem usul usul öğretmenin yanına gittim, ama o kadar utanıyorum ki sanki altına sıçan benim. kulagına fısıldadım vahim durumu. hoca bir iki “hımpfss” yaptı, sonra tuttu kendini gel bi bakalım dedi, tuvaletlerin oraya gidiyoruz, sonradan fark ettik ki birsey oldu sanan koca sınıf da peşimizden gelmiş kızlı erkekli.

    ve maalesef ki kadim dostum cemili yakaladığımız manzara şu: pantolonunu kapi koluna asan cemilin altı çıplak üstündeki önlük nizami şekilde dügmeli. eline tuvalet fırçasını almış tasla su döküp döküp donunu fırçalıyor, bir yandan da ağlıyor. kahkaha atarken kesin siniftan 2-3 kisi daha altina etmistir o gun.

    not: arkadasın adı cemil değil. şu an 30 yaşinda bir doktor, başak burcu. ama at gibi sıçmakta halen bir beis görmüyor.
  2. yer : manama / bahreyn

    barda ingiliz rock grubunun performansı izlenip envai çeşit içki bir bir yuvarlanırken çinli bir hatunla tanışılmıştır. çinli denilince aklınıza 1.50lik sevimli bir karakter gelmesin, yao ming'in kuzeni olabileceğinden şüphelendiğim 1.86lık hatun herşey yolunda giderken alkolün etkisiyle plak gibi takıldı, tutturdu sen türk değilsin diyor başka birşey demiyor.

    ç: çinli hatun, b: ben

    ç: sen türk değilsin, türkler esmer olur, siyah gözlü olur.
    b: yahu tamam yarımız esmerdir de diğer yarımız sarışındır, kumraldır, buğday tenlidir.
    ç: yok hayır, annen veya babanın atalardan biri avrupa'dan olmalı, kumral yeşil gözlü türk görmedim hiç.
    b: haspinallah velimen vekil. benden iyi mi bileceksin ?
    ç: haspina ? what did you just say ?
    b: diyorum ki sülale egeden dışarı çıkmamış, ne avrupası ?
    ç: dur seni test edicem, eğer ne yaptığımı bilirsen kesin türksün.
    b: tamam yap bakalım testini.
    ç: şlaaaak.

    ulan kadın bana barın ortasında bileğini yalayıp nah çekti. şlaak sesi duvarda yankı yaptı. gülsem mi ağlasam mı bilemedim ilk başta şaşkınlıktan, sonra kendimi yere attım.

    olm hanginiz eski sevgilisi olan çinli karıya nah çekmeyi öğretti lan ? valla ayıp, billa ayıp.

    edit: özel mesajla gelen itiraftan sonra ben de itiraf edeyim, sabah odada kahvaltıyı beklerken kadına zorla bikaç harmandalı figürü öğretmiş olabilirim. aynı hatun günün birinde karşınıza çıkıp yere dizini vurup haydaa bree efeler diye bağırırsa fazla sövmeyin, nahı da yiyebilirdiniz en nihayetinde. (*:swh)
  3. true story

    cine5 yayına ilk girdiği zamanlarda milleti bağlamak ve izleyici kazanmak için bedava yayınlanmaktadır.

    aydın'ın çine ilçesinde yaşayan halk ise cine5'in kırmızı noktalı yayınlarından bi haber, yerel televizyon kanalı açıldı diye sevinmektedir. birkaç gün geçer ve belediyeye aynı çerçevede şikayet telefonları yağmaya başlar:

    " ule bizim oğlan bu deyyus çine 5'de hiç ajansları yayınlamayıpdurusunuz, belediye reisi bi gonuşuvemicek mi gari ?"